Logoterapinin güncel klinik uygulamaları genellikle kaygı ve korkunun tedavisinde korkulan uyarıcılara maruz kalmayı öneren uygulamaları içerir. Bu, zamanla bu uyarıcıların etkisini azaltarak duyarsızlaştırma yaratmayı amaçlar. Bu yaklaşım, korkular gibi durumları tedavi etmek için bu stratejiyi kullanan bilişsel davranış terapisi (BDT) ile oldukça uyumludur.
Logoterapötik teknikler, yaygın anksiyete bozukluğu ve depresyonla mücadelede özellikle etkilidir. Davranışçı Terapinin Exposure prosedürü ile Logoterapinin paradoksal niyet ve derefleksiyon yöntemleri birlikte oldukça uyumlu olarak çalışabilir. Böylece danışan bu yöntemler ile anksiyete veya korkuyla yüzleşmeye teşvik edebilir.
"Bir kişi her zaman anksiyete seviyesini kontrol edemeyebilir, ancak nasıl tepki vereceğini seçebilir."
Anksiyetenin ortaya çıkmasına karşı farklı bir tepki verme bilinçli bir tercih olarak, onun seviyelerini azaltmada ve etkisini en aza indirmede yardımcı olabilir. Anksiyeteye karşı zıt bir şekilde tepki verme (paradoksal niyet/çelişkili niyet) yolunda atılan ilk adımlar, onu hayatımızdan çıkarma sürecinin başlangıcını oluşturur.
Depresyon tedavisinde; logoterapötik müdahale ile kişisel anlam keşfi,kişisel değerler ve amaçlı hedefleri kavramlarının entegrasyonu terapi sürecini bireyselleştirir. Danışanın iyi olma halini ve dayanıklılığı artırarak nüks oranını azaltır. Depresyonla yaşayan bireylerin, terapist desteği ile hayatlarına anlam katan unsurları, amaçlılık hissettiren eylemleri ve kişisel değerlerini düşünmeleri kendi hayatlarına özgü bağlamı ele almaları iyileşme yolunda olumlu etki yaratır.
Logoterapötik uygulamalar, tükenmişlik sendromunu önlemede veya tedavi etmede yardımcı olabileceğini savunan araştırmalar da bulunmaktadırlar. Tükenmişlik sendromu şu anda Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'nda yer almasa da, depresyonla ilişkilendirilmiş ve bazen travma sonrası stres bozukluğu bir türü olarak adlandırılmaktadır.
Tükenmişlik, genellikle bir iş veya projeyle uzun süreli aşırı ilgilenme sonucu ortaya çıkan fiziksel ve zihinsel tükenmişlikle karakterizedir. Bu tükenmişlik belirtileri arasında yorgunluk, azalmış motivasyon ve yabancılaşma hissi bulunur.
Logoterapi, bireylerin zihinsel çerçevelerini değiştirmelerine izin verecek önemli sorular sorarak tükenmişliği önlemede veya tedavi etmede yardımcı olur.
ANLAM, AMAÇ ve ALGI
Elbette, zor bir durumda sıkışmışsanız hayatta anlam bulmak karmaşık bir konudur ve kesin bir tarif yoktur. Her birimizin farklı motivasyonları olacak ve aynı amaç bulma stratejileri herkes için işe yaramayabilir.
Ancak, Frankl'ın "The Doctor and the Soul" kitabında belirttiği gibi, insanların hayatlarındaki anlamı bulmalarına yardımcı olabilecek üç ana değer tipi bulunabilir:
- Yaratıcı değerler, yani "yaratıcı eylemde gerçekleşen değerler"
- Duygusal ve deneyimsel değerler, dünyaya karşı "alıcı olma - örneğin, doğanın veya sanatın güzelliğine teslim olma" şeklinde gerçekleştirilebilen değerler
- Tutum değerleri, bir kişinin "potansiyellerine getirilen kısıtlamalara verdiği yanıt" anlamına gelir.
Başka bir deyişle, yeteneklerimizi kullanarak yaratıcı faaliyetlerde bulunmak, dünyada zevk ve güzellik bulma konusunda açık olmak ve kontrolümüz dışındaki durumlara karşı tepkilerimizi yönetme yeteneği, anlamlı bir şekilde yaşamak ve daha dayanıklı hale gelmek için iyi yollar bulmak kişisel anlam keşfimizde bizlere yardımcı olabilir.
Hayat amacımızı bulmayı ve engellerle karşılaştığımızda dayanıklı olmayı öğrenmenin yolu olarak öncelikle kendimize kim olduğumuzu, ne yaptığımızı, nasıl yeteneklerimiz olduğumuzu, yaptığımız şeyleri kimin için ve ne için yaptığımızı kendimize sorarak başlayabiliriz.
Bu sorulara cevap bulmak, bize anlamlı yaşam hakkında daha bilinçli olmamıza ve kendi biricik anlam yolumuzu takip etmemize dair anlayışımızı artırabilir.
Anlam ve Sevgi ile,
UZMAN PSİKOLOG EBRU ÖZER