Onca ses içinde kendi içsel sesini bulmak:
İnsan özgür irade sahibi ve seçim yapabilen bir varlık. Bunula birlikte İnsan çok yönlü bir varlık. Tek bir insana dahi baktığımızda o insanın içinde ne çok ses var, ne çok yön var…Özümüz itibariyle pek çok kanaldan aldığımız bilgi iletilerini işlemleyen zihinsel bir yapımız var. Sosyolojik- biyolojik ihtiyaçlarımız var.. bunu yanısıra duygusal bir yanımız var..
Sonra hepsinin üstünde ruhsal bir varoluşumuz var. Elbette her bir insanın yaptığı her bir seçimde içinde bunlardan hepsi konuşuyor..
Aileden, kültürden, nesillerden aldığımız aktarımlar var.Ailemizden, çevremizden tutun da okuduğumuz kitaplardan, izlediğimiz filmlerden parçalar var.
İnandığımız değerler var, kültürel kodlar ile oluşturduğumuz değer yargıları var, evrensel olarak belirlediğimiz normlar var, dini değerler var, varoluşsal olarak inandığımız değerler var. Bunların hepsi içimizde bir orkestra gibi konuşuyor.
Bir de bunların hepsinden öte; “Bir ben var ki benim içimde benden öte benden ziyade; bir sen var ki senin içinde senden öte senden ziyade” olan bir yer var.
Orada herkesin biricik olan bir içsel sesi var…
Bu içsel ses ne eğitimle ilgili, ne kültürle ne de başka bir şey ile. O ses insana doğuştan geliyor, “insan” olması ile geliyor çünkü. Bizi diğer canlılardan farklı kılan biricik yanımız çünkü o: “Kişisel Vicdanımız!”
Eğitim, kültür, toplumsal öğretiler, bu toplumsal öğretilerin yarattığı değer çatışmaları vb. bunların hepsi içimizdeki orkestranın içinde. Ancak bu ses farklı…Bu ses biricik bir yerden geliyor. Herkesin kendine özel ve biricik olan ruhundan: “Vicdan”ından geliyor.
Hayatta her bir an seçimler yaparız. Seçiminiz ne olursa olsun vicdanınız rahat ise sorun yoktur. Bir başkasının vicdanının sesini yargılamak da sizin ne sorumluluğunuz ne de görevinizdir. Sizin sesinizle aynı olmasa da başka seslere de saygı duymaktır aslolan…
Herkes kendi vicdanından sorumludur çünkü…
Anlam ve Sevgi ile…
Uzm. Psk. Ebru Özer